Bakakalırım giden geminin ardından, atamam kendimi denize; dünya güzel...



2 Mayıs 2010 Pazar


İyi ki doğdum, kocaman bir kadın oldum mu lan sahiden.
Şaka maka 20 filan derken, 20yle dalga geçerken kaşla göz arasında 30a merdiven dayamasın sakın benden habersiz...
Söyleyin ona ben şaka yaptım şaka.
Az mı bekledim küçükken 'ah bir 20 olsam!' diye.
'Al oldum, noldu' demeyim sakın, sonra ne oldum delisine çıkar adım.
Vay be oldum da noldu gerçekten, hala bir baltaya sap olamadım demek istemiyorum, baltanın kanlı oyunlarına alet değilim sadece :p
Okuduğum yazıları değerlendiriyorum bu blogda da, açmak güzeldi bu blogu ama şimdi, 20'de, içsel çöküşümü :P ortaya koyuyorum kendi kendime ve hala soruyorum ansızın kendime, pat diye: "küçükken imrenilerek bakılan bu 20, oldu mu bende, oturdu mu cukk diye ya da uğramak lazım mı bir yerlere -bir süreliğine- oturtmak için"
Ben, bu üşengeçlikle suyumu ayağıma getirten ben, 3 beden küçük de gelse giyerim o yirmiyi görürsün :p
Ama inşallah üşenmem de giyerim :)


Ama hatırlar mı ki birden ansızın bugünü benden başka birileri bilmem ama 20 yaş değerlidir bilirim birtek bunu... Hatırla bunu, bugünü...
Ve bu mutlu günde daha çok mutlu olabileceğim de unutulmasın gönüllerde...
Mutluyum ama daha çok mutlu...
Kânatsizlik değil bu...
Herkesin yeri, herkesin mutlu kılma şekli başka başka...

Belki de;

''Başka türlü bir şey benim istediğim.

Ne buluta benzer ne de ağaca...''


Ansızın yeşil olsun istedim bu yazı, hayatta en sevdiğim renk yeşil, hayatta en sevdiğimin rengi yeşil...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder