Bakakalırım giden geminin ardından, atamam kendimi denize; dünya güzel...



21 Aralık 2010 Salı

YAŞARSA mı yorulur insan.
Yaşamazsa mı?
Yeni bir şehri keşfederse mi.
Yoksa aynı şehrin, aynı güzergahlarında ömrünü tüketirse mi?

* * *

Hangisi daha çok yorar.
Her gün ekmeği yakın olduğu için- aynı yerden mi almak iyidir.
Elektrikli fırınların ürettiği o kesilemeyen, ezilip büzülen, neredeyse utanan ekmeklerle mi geçiştirmek bir haftasonu kahvaltısını...
Yoksa ekmek gibi bir ekmek aramak mı.
Adam gibi bir adam arayan, ömrümüzde...

* * *

Haftada en az bir kahvaltıyı, cürmünce "VIP" mi yapmak.
Çayı geceden demleyip sabah ısıtıp mı içmek, yoksa?
Termosda ılımlı/ılık çay gezdirmek.
Sallama çay ya da...
Çabuk mu olursa bunlar, az yoruluruz.
Yahut tersi mi?

* * *

Hatta iyice "sağlıklanıp" ballı ıhlamur mu denesek.
Kuşburnu, olur a yavruağzı.
Sağlıklanmak için mi yorulsak.
Yoksa yoğurdu sarımsaklayıp, sağlıklanmak için mi saklasak.

Ne etsek?

* * *

Belki de aslolan, sadece işe/güçe yetişmek.
Gerisi teferruat (mı).
Oysa hiç düşündünüz mü.
Çalıştığınız iş, size yetişiyor mu?
Yeteneğinize, beyninize, enerjinize.
Ve yetiyor mu?
Yoksa...

* * *

Düşünmek mi iyi gelir sağlığa.
Düşünmemek mi?
Hayal kurmak, yapmaya/uygulamaya oranla daha az yorucudur, öyle gibidir ya.
Hayal kurarken dinlenir, yaşarken mi yorulur insan?
Ya hayalleri insanın, bastırırsa geceleyin.
Kaçarsa uykusu insanın?
Bu denklemin, payında/paydasında zıplayan, keçilerin yanı sıra...

// Yaşar Sökmensüer

20 Aralık 2010 Pazartesi

14 Aralık 2010 Salı

günlerden bir gün Ankara'ya kar yağmış..soğuk gelmiş ve ben yine hastayım..
en son hastalığımı düşündüm bugün evde okulu asmış yatarken..geldi aklıma o anlar ve çıkmadılar..
yanımda vardı birileri ama yalnızdım yine..bugün..hatta bu aralar olduğu gibi..

buldum yine dizeler içimi acıtan. duygunun en doruk olduğu anda da burdayım işte.. uzun zamandır kaçtığım, duygularımı kendime bile açmak istemezken yazmaya korktuğum yerdeyim.
ve yine bu ara sendeyim..

"rastlanmaz elbette kimseye,
ama dolaşırken sokakları durduğu olur insanın şöyle bir.. "

bu dize hatırlatan seni bana..

siliyorum hafızamdan..ama hani duraklayınca..hani o duraklamalar var ya..işte onlar öldürüyor beni..

yaşar kurt getirildi aklıma o ara..dinledim dinledim dinledim..

"küçük bir martı bu jonathan
küçük bir martı o kadar
uçmak istiyordu jonathan
uçmak istiyordu ama farklı
jonathan "

jonathan dedikçe geldi içimden benim de bağıra bağıra eşlik etmek..kusmak belki..akarken burnum çıkarmak içimdeki her şeyi..tamamen..kalmak en saf, en doğal halimde..düşüncesiz..

yapmak istiyorum bunu en yakın çıkıştan..sıkıldım. bitsin artık bugün.

5 Aralık 2010 Pazar

afedersiniz...sanırım bir "yalnızlık" olmuş
__neyse mühim değil,
her aşk da olur böyle şeyler..!!

//yine O: Tekin Deniz..
Neyzenden bir Nefes,
Neyde bin sesle karşılık bulur..

Olsaydı Kavuşmak aceleyle,
Ney;
neye inlerdi ki o vakit
İyiki
Ayrılıklar var..

Ve iyiki
Umud-u vuslat
Aşk ile..!
Bana sık sık yalan gelir olup bitenler,
Çukura düşerim göğe göz
gezdirirken,
Ama avutur ses:" Sakla düşlerini der
Delinin düşü güzeldir
......bilgeninkinden


işte o ses avutan beni..unutmak için..amaçsız özlemimi gidermek için; anımsadığım..
ve şimdi geçen zamana şükredip huzura kavuşmak; Aşk ile!

Lebbeyk!